Menu 0
    Anasayfa Arama sonuçları
    Sonucu Daralt
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 304 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15
    Beyaz bir gelinlik içerisinde Dilara... Her genç kızın hayalinde var olan şekliyle... Sosyete çevresine girmek için can atan onca insanın yanında o sihirli havaya girmekten korkan ve kaçınan kenar mahallenin genç ve güzel bir kızının örnek hayatı... Kısa sürede beş baskı yapan "Siyah Zambak ve Merve" romanıyla okuyucunun haklı teveccühünü kazanan Dr. Sevim Asımgil´in "Sevda Geri Dön"den sonra kaleme aldığı son romanı "Dilara"yı sizlere sunmaktan kıvanç duyarız... (Arka Kapak)
    Tükendi
    Denizdeki tüm dalgalar dursun rüzgarlar esmesindi, yıldızlar sönsün ay parçalansındı, beş kıtada da bir zelzele olsun ve Harun çılgıncasına bağırsındı: - Rümeysa!...Rümeysa!.. - Hissettiğin ayrılık acısı müthişti. Tertemiz, büyük aşkları bir anda hikaye olmuştu. Bu güzel romanı okumaya başlayınca elinizden bırakamayacaksınız.
    Tükendi
    Morgue Sokağı Cinayeti, Shanfort`un "Tüm genel kanaatlar aptalcadır, çünkü herkesin aklına gelebilir." felsefesi üzerine kurgulanmış öykülerden oluşuyor. düşüncenin yürüdüğü mantıksal yolları birçok kişi sonuna kadar takip edebilir. Bir dedektifin farkı ise "suçlu"nun düşünce sapmalarını da ölçebilmesidir. Edgar Allan Poe, Morgue Sokağı Cinayeti`nde sadece Amerika`nın en büyük şairi değil, aynı zamanda korku öykülerinin üstadı olduğunu da ispat ediyor.
    Tükendi
    Aşk Levent` in gönül toprağına ansızın düşmüştü, sevmişti Semira` yı. Kimde o lisan vardı ki aşkın sırlarını sözlere döksün. Kader Levent` in karşısına asla sevmemesi gereken birini çıkarmıştı, bir nişanlı kızı... Gözlerin bir hayal, kalbinde bir şarkı kalacak ve Semira bembeyaz duvağını yerlerde sürüyerek gidecekti hayatından...
    Tükendi
    "Metehan`ın bakışı, Zeynep`i, Zeynep`in bakışı Metehan`ı çağırdı ve göz göze kaldılar." (İrem bağlarının bülbülleri susmuş ötmüyordu. Artık... hazan mevsimini yaşıyorlardı) Bu kitapta, Mağdelena`nın Türkiye`ye gelip, Müslüman olarak Zeynep adını alana kadar başından geçen maceraları okuyacaksınız. Metehan`a duyduğu aşk bir çıkmaz sokakta sona erecek. Çünkü kader aşka çıkış vermeyecek.
    Tükendi
    Dr. Sevim Asımgil ``Ayrılan Kalpler`` de, genç gönüllerde kopan fırtınaların, vuslata eremeden maveralara ulaşmasını kendine özgü üslubuyla kaleme alıyor. Renkli hayatların baş döndürücü ışıltılarının, ölüm gerçeği karşısında, varoluş hakikatinin göz kamaştırıcı güneşinde yokoluşunu dile getiriyor. Saf duygular, hüzün ve firak ``Ayrılan Kalpler` in ana temasını oluşturuyor.
    Tükendi
    `Yaz yağmuru çiselemektedir gün ortasında. Gülün yağmur ile randevusu, belki senede bir defaya mahsustur, belki de iki... Doyulmaz bir ihtişam içerir gülün yağmur tanesi ile buluştuğu lahza. Hafifçe titrer gülün narin yaprakları, yağmur tanesi de nasibini alır bu titreşimden; o da titrer, dağılıverecekmiş gibi... Sonra yağmur damlası tutunur gülün yaprağına; vuslatın tadına bakarlar. Çiy olur yağmur tanesi, gül yaprağının yedi renginde. Yağmur tanesi, belki de en çekici görüntüsünü çiy olduğunda sergiler;
    Tükendi
    ` Yere düşüp yuvarlanarak ona doğru gelen yüzük ayaklarının ucunda durmuştu. Bunca çaresizlik içinde masum bir şekilde yerde yatıyor. Ay ışıkları altında ışıl ışıl parlıyordu; Venüs yıldızı gibi.. Ömer silkindi çardaktan çıkıp kısa ve sık adımlarla koşarak evlerinin kapısına varmış olan genç kıza doğru uzattı ellerini. Havra, dur, dur, dur biraz diye bağırdı.``
    Tükendi
    Onaltıncı yüzyıldan bu yana Rus Çarları, sıcak denizlere inerek dünya hakimiyeti kurma hayaliyle yaşıyorlardı.Önlerinde tek engel olarak ise kafkasya`yı görüyorlardı. Fakat Ruslar, Kafkasya` yı geçmeyi dağları aşmaktan ibaret sanmışlardı.Oysa bu durum hiçde böyle değildi.Bağımsız ruhlu cesur insanların yurdu kafkasya, Rus Çarlarının tarihi emelleri önünde boyun eğmedi. Üç yıl içinde bütün Kafkasya` yı topraklarına katmayı hesap eden Rus orduları ile direnişleri dillere destan Kafkas kartalları arasındaki s
    Tükendi
    Bilgiyle ilk kez tanışıldığı, hayatın anlamının ilk öğrenilmeye başlandığı dönemlerdir ilk öğretim yılları... Neşe dolu, cıvıl cıvıl sınıflarda, körpe zihinlerin, dünyaya dair uyanan meraklarını gidermeye çalıştıkları mekanlardır okullar... Aile yuvasından okula, okuldan değişik çevrelere açılan uzun bir yolun başlangıcıdır ilk öğretim yılları.. Her öğrencinin dünyasında unutulmaz izler bırakan çocuksu yıllardan bir demet hatıra sunuyor ``Kır Çiçekleri`` ...
    Tükendi
    Başkalarını yüzük dolu, pembe sedef ojeli parmaklarına çevirdi. İri tek taşlı, inci ile süslü, yeşilin güzel tonu hemen göze çarpan zümrüt yüzüklerine ilk defa yadırgayarak baktı. Yüzünden, boynundan, parmaklarından, vücudundan her tarafından gençlik çıkıp gitmiş, yaşlılık gelip yerleşmişti. Hayat rüzgar, o bir yapraktı, alna konan bir buse kadar kısaydı sanki. Geriye kalan, sadece insana burukluk veren hatıralardı. ``Şu güneşin batışı, dedi. Bana hüzün verdi. Her günün ardı gece, her hayatın sonu ölüm!..
    Tükendi
    Vakit bir hayli ilerlemişti. Gözlerini tavandan alamıyordu. Duvarda, tavandan yansıyan gölgelerin hareketleri korku salıyordu. Uyumak... Ne kadar iyi olabilirdi ama şu an asla... Onu düşünmeden duramıyordu. Kalbinden ve beyninden silemediği bir gerçek vardı. Bulutlar kadar berrak, apaçık... O karşılaşma!...Ya bir pot kırsaydı ne yapacaktı?.. O, bir anlasaydı durumu?.. İnadına yumdu gözlerini. Mümkün olsa taş basacaktı üzerlerine... Asla açmamak için... Çünkü aklı, uyumaksızın düşünceler üretiyordu.
    Tükendi
    Sevda, bir bebek kadar nazlı, bir çiçek kadar nazik. Binbir özenle korunan bir çiçek, ama çevresinden kendisine uzatılan altın tas içindeki zehiri içer. Ardından sevenlerin çığlığı, tekrar hayata döndürmek için bir haykırış...
    Tükendi
    "Yuvasız Kuşlar", Balkanlar`da silinmez izler bırakan bir medeniyetin son temsilcilerinin dramını sunan; anavatan olarakbelldeikleri topraklardan sürülmek istenen insanlarımızın iniltileriyledolu bir eser. Bu roman, isyan dolu. Gönüllerinde sevgiden başka bir şey taşımayan roman kahramanları, öyle bir an geliyor ki yazarına bile isyan ediyor. zulümlerden kurtulayım derken, içlerinde korku ve ümidin bocalması var. Yakın geçmişte Balkanlarda yaşanan zulüm ve gözyaşı dolu günler, bu romanla gözünüzün önünde c
    Tükendi
    Doğa, bir düş denizi... Gülçiçek ise; doğanın son umudu, zor çağda doğan son muştusu... Özlemlerin, doğayla özdeşleşmiş sıcak sevgilerin ve çoşkuların simgesi... Yeşil Mesnevi; İnsan kent ve doğa ilişkisini destansı bir anlatımla ele alan mesnevi tarzında yazılmış lirik bir roman... Romanda, her insanın düşlerinde yaşatabileceği bir kahraman ve bu kahramanın doğa içinde çocuksu çoşkunluğu, kent içinde çarpılmışlığı, masalsı düşlerin giderek evrensel bir özleme dönüşmesi konu ediliyor.
    Tükendi
    Dizinin birinci kitabı olan Ad Semud Medyen`de, romanın kahramanı içinde bulunduğu çağın insan ilişkilerinin yanlışlığını görüp bunlarla haklılık savaşını başlatırken, şahid olduğu bir ölümle birlikte hayatın anlamını ve insanın varlığını da sorgulamaya başlar. Dizinin ikinci ve üçüncü kitabı olan Yol ve Yolcu`da, roman kahramanı kendi kültürünü, irfanını ve kendi kurumlarını tanır. Gerçeği arayışı ``hakikat arayışı``na dönüşür. Menekşelendi Sular, dizinin dördüncü kitabı... Romanın kahramanı artık kendi
    Tükendi
    Çukurova`nın cehennem sıcağında, kavruk yüzlerdeki acıların terle birlikte pamuk kozalarına bulaştığı tarlalarda, Güneydoğu`nun çorak topraklarından kopup gelmiş, binbir umutla çalışan Kürt ırgatlarını, hayata pamuk ipliğiyle tutunmuş insanların gerçekçi öyküsü...
    Tükendi
    Nereye gidiyorsun? ``Gitme!`` `` Kendine gel Erhan!`` `` Nedir bu deli öfke?`` `` Sana ne kristal bardaklarda sunulan kirli sulardan? Şu uyur gezer kalabalıklar gibi sen de uyu gitsin!`` `` Sana ne zulümden!`` ``İnsanlık budalası ! `` ``dur gitme! !`` Polis düdükleri, siren sesleri ve gittikçe yaklaşan ayak sesleri duyuyordum. Alevlerin çatur çutur sardığı korkuluğun karşısına karşısına geçip kahkahalar atmaya başladım. Gökyüzü yanıyordu. Alevden göklerin ötesinde bir ülke vardı. Görüyordum...
    Tükendi
    Avrupa, en öncesinde ekmek kapısıydı gurbetçi insanlarımız için. Ama, zamanla sorunlar değişti. İlk zamanlar hiç hesapta olmayan gurbetçi çocuklarının kültür tercihleri, zamanla kanayan bir yara haline geldi. Birçokları gibi ta başından beri hep ülkesine, güzel Türkiye` sine dönme hasretiyle Mükerrem`in sılaya kavuşma sevinci, hiç beklenmedik bir olay neticesi amansız bir sancıya dönüşür. Hasret, binbir ümitle gurbete giden bir Anadolu ailesinin hikayesi...
    Tükendi
    Üzeri henüz küllenmemiş bir acımız: 1990 Yılı Hac Faciası. Olay, bir bayram kuşluğunda, Mina Vadisi`ndeki Muaysım Tüneli` nde meydana gelmişti. Rahman` ın bir dağı altında son buldu. Onlar, insan soyunun tüm hüznünü küçük kanatlarına yüklenip gittiler. Güvercin Geçidi, ibadet sırasında yaşanan bu büyük faciadan yola çıkılarak yazılmış bir roman. Olayın görgü şahidi olan yazar sadece trajik fotoğraflarla yetinmemiş, o dağ altı saatlerinde bile, insan ruhunun derinliklerine inmeye çalışmış. Bir yönüyle hay
    Tükendi
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 304 kayıt bulunmuştur Gösterilen 280-300 / Aktif Sayfa : 15