Bülent Keneş bu yeni çalışmasında, Ortadoğu ve dünya siyasetini önemli ölçüde belirleyen İranın başka bir yüzüne odaklanıyor. İranın ulusal ve uluslararası terörist hareketlerle ilişkisi, nükleer silahlanma macerası ve rejim ihracı çabaları mercek altına alınıyor bu kitapta. Akademisyen titizliği ve gazeteci dinamizmiyle kaleme alınan bu kitap, bu sorunları hem tarihsel bir pencereden sorguluyor hem de güncel bir bakış açısı sunuyor. İranın sürdürdüğü politikaların Türkiye ve dünya ölçeğinde nasıl karşılık

Bugün Türkiye Ortadoğuda daha aktif, daha farklı bir siyaset izleme iddiasında. Arap baharı, Kürt sorunu, Suriyeyle ilişkilerimiz ve Ortadoğudaki yerimiz Türkiyenin uluslararası politikasında önemli bir yer işgal ediyor. Peki, İran bu resmin neresinde? Dünya politika sahnesinin etkin aktörlerinden biri haline gelen İran ve Türkiye ilişkilerini nasıl anlayabiliriz? İranla ilişkilerimiz ülkemizin Ortadoğudaki geleceğini nasıl şekillendirecek? Kürt sorunu ve Suriye ile ilişkilerimizde İranın rolü nedir? İran

Rusya Federasyonu Eski Başbakanı Yevgeni Primakov bu kez güncel dünya politikasının arka planını Türk okuyucusuyla paylaşıyor. Dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde bizzat Rus dış politikasına yön veren Primakov, Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle şekillenen yeni dünya düzeninin nereye doğru gittiğini yorumluyor. Enerji savaşlarından İran krizine, Ortadoğudaki çatışmalardan Obama dönemi ABDsine dünya jeopolitiğini farklı bir açıdan ele alıyor. Dünya politikasına ilgi duyanların soluksuz okuyacağı bir eser.

Bu kitap, her şeye rağmen terörizmin kontrol edilemez bir boyuta gelmediği ve gelemeyeceği umuduyla tasarlandı. Önümüzdeki dönemin, "keşke hiç yaşamasaydık" diyeceğimiz günlere gebe olmayacağı ümidiyle. Bir şeyi anlamanın, onu çözmenin önkoşulu olduğunu görerek ve mümkün olduğunca objektif kalmaya çalışılarak yazıldı. Ancak her şeye rağmen terörizm gibi bir konuda tam bir tarafsızlık sağlamanın imkansızlığını da belirtmek gerek. "Terör" kavramını kullanıyor olmanın bile, ne tarafta durduğumu yeterince göste

Dünyanın önde gelen bilgi ve haber kayaklarının ya sahibi olan ya da onları denetleyen Amerikalı ve Avrupalı medya devleri, `bilgi toplumunu` politik açıdan `güvenilir` olarak görülen bilgilerin sürekli tekrarlandığı bir `medya çağı`na taşıdılar. Batı`da yaşayan bizler, diğer toplumları bize sağladıkları fayda ya da yine bize karşı oluşturdukları tehdit açısından görmeye şartlandırılıyor ve `kültürel` değerleri ekonomik ve politik güçlerden daha önemli görme eğilimi gösteriyoruz. Bunu anlayabilecek çapta bi

Kermit Roosevelt, Amerika´nın İran´da yaptığı darbeyi anlatıyor. Yıl 1953 Ortadoğu´daki çıkarlarının İran´daki milliyetçi yönetim tarafından zedelendiğini düşünen ABD, gizli servisler eliyle bir darbe gerçekleştiriyor ve Musaddık iktidarı alaşağı ediliyor. Yıl 2007 İran ve ABD arasındaki tansiyon giderek yükseliyor. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, Musaddık´ın takipçisi sayılıyor. Amerikan ve İngiliz istihbarat teşkilatlarının 1953 İran´ında ortaklaşa tezgâhladıkları darbe, Ortadoğu´nun o tarihten bugüne uz