Türk ilim ve fikir tarihinde müstesna bir yeri olan, İlber Ortaylı´nın deyimiyle medresenin son gülü, ünlü siyasetçi ve hukukçu Ahmet Cevdet Paşa´nın küçük kızı Ahmet Mithat Efendi´nin övgüsüne mazhar olmuş, ilk Türk kadın romancı Fatma Aliye´nin kız kardeşi Babasına, topluma, padişaha aykırı duran, kendisinden sonraki nesillerin kadınları için hür bir hayatın yolunu açan fedai Gelenekten yeniliğe, istibdattan özgürlüğe, Osmanlı´dan Cumhuriyet´e geçişte büyük uğraş veren, bugün adı unutulmuş ancak mücadele,

Her günbatımı mazide kalan bir dün demektir. Zaman, dünde yaşadıklarımızı bir hırsız edasıyla alıp götürür elimizden. Hayata, yaşanılanlara, gözümüzle kulağımızla şait olduklarımıza dair dudaklarımızın arasından dökülen sözler ise, içinde bulunduğumuz mekanın duvarlarına siner kalır da aşamaz yılları, asırları... Gün akşamlıdır velhasıl, ömür ölümlü... Söz kanatlı... Bugüne mana veren aslında düde kalandır. Bu yüzden hassastır kulaklarımız ötelerde yaşanılmışları kayıt altına alanlara. Biyografi dizimize, h

Teksas´ta bir çiftlikte dünyaya gelen ve Hıristiyan öğreti üzerine yetiştirilen Najla Tammy İlhan; çocukluğunu, gençliğini, hayatına hakim olan imani sorgulamaları ve İslam´ı keşif sürecinde yaşadığı olayları; duru ve samimi bir üslupla paylaşıyor okurlarıyla… Etnik ve dini açıdan çeşitli bir geçmişten gelen Najla Tammy İlhan Teksas´ta bir kasabada doğdu ve büyüdü. Hıristiyan öğreti üzerine yetiştirilen yazarın çocukluğu gençliği ve gençliği büyük ölçüde hayatına hakim olan imani sorgulamalarla geçer. Me

Şule Yüksel Şenler, bu toprağın bağrından çıkmış ve pek çok konuda ilkleri yaşamış, bir “örnek” isim. 60’lı yılların Türkiyesinde toplum bir kadının -genç kızın- başörtülü gazetecilik yaptığına, yurt çapında seri konferanslar verdiğine şahitlik ediyor, başörtülü kadının ilk mahkemesini ve ilk mahkûmiyetini şaşkınlıkla izliyordu. Kâh hüzün ve acıyla, kâh sevinç ve coşkuyla Şule Yüksel şahsında satır satır bir çığır öyküsü yazılıyordu… Demet Tezcan’ın hazırladığı bu biyografi eser sadece Şule Yüksel Şenle

İnsanlık tarihi boyunca, yaşadığı döneme damgasını vuran pekçok mümtaz şahsiyet yetişmiştir. Ne mutlu bizlere ki gençlerimize örnek olarak sunabileceğimiz sayısız kahramanlarımız var tarihimizde. Alim, sanatkar, bilimadamı ve devlet adamı olarak medeniyetimizi ilmek ilmek dokuyan o güzel insanların da çocukluk günleri vardı elbette. Biz bu kitapta, yarımızın büyükleri, geleceğimizin mimarı olacak gençlerimiz için, "örnek çocuklar"ın hayatlarından kesitler sunmaya çalıştık.

Bu kitap, Allah dostu Musa Efendi Hazretleri'nin manevi dünyasından muhterem okuyucuya örnek esintiler getiriyor. İtiraf etmeye değer ki, bu kitap Hacı Musa Topbaş Efendi'ye hasr olunmakla beraber, vaktiyle müslüman bir aile muhitinde dünyaya göz açtığı halde, malum tarihi imkansızlıklardan dolayı: Allah'ından, peygamberinden, Yüce Kitab'ından ve büsbütün dini mukaddesatından tecrid olunmuş bir Azerbaycan Türk'ünün kitabıdır.

Hazreti ömer´in devri, İslamiyet´in yeryüzünde geçirdiği en muhteşem ve en mesut devirlerin biridir. Bu devirde, İran kisralarının, Bizans kayserlerinin, Mısır azizlerinin, İslam´ın gücü karşısında eğildiklerini ve sonuçta yıkılıp gittiklerini görürüz. Müslümanların devlet teşkilatı, Hz. Ömer devrinde kuruldu, genişledi ve uluslararası bir mahiyet kazandı. Bu muazzam devlet nasıl kuruldu? Hükmünü nasıl yürüttü? İşlerini nasıl idare etti? Halkını nasıl yaşattı? Hz. Ömer´in başkanlığı altında toplanan fark

Dokuz yıl önce Hz. Aişe`nin hayatını yazmayı ilk düşündüğüm zaman en-Nedve`nin başyazarıydım. O zaman öğretim hayatından çekilmiştim. 1906`nın Nisanında merhum üstadım Mevlana Şibli`ye bu fikrimi açtığımda o beni bu eseri yazmaya teşvik etmiş ve bana müracaat edeceğim kaynakların isimlerini de vermişti. İki yıl sonra Hz. Aişe`nin en-Nedve`de tefrika olunacağı ilan edildiyse de şartların el vermemesi sebebiyle bu düşünceden vazgeçilmişti. Buna rağmen birçok dostum bu eseri yazmak hususunda beni teşvik ettile

Mahatma Gandi milyonları sömürgeci yönetime karşı barışçı bir devrimle ayaklandırırken Abdülgaffar Han`ın devrim saflarında yer alması uzak bir ihtimal gibi gözüküyordu. Bununla birlikte Han sarp ve engebeli topraklar olan Hindistan`ın Kuzey-Batı Hudut Eyaletinde hüküm süren acımasız Paten geleneklerinin bağrından yüz bin kişilik silahsız bir orduyu çıkarmayı başardı. Pek çok kişi Gandi`yi sicilleri böylesine vahşet dolu olan bu insanları kendi silahsız mücadelesine katmaması konusunda uyarmıştı. Ama Han`ı

Bir güzel adam. Güzeller güzelinin gülistanından günümüze renk, şevk ve rayiha veren bir gül... 14 asırlık bir ilim, irfan ve iman birikimiyle yetişti. Kafa ile kalbi birleştirdi. Çünkü medreseden ilim, tekkeden irfan ve manevi derinlik aldı. Allah´ın lutfu ile aldıklarını, Allah´ın kullarına selsebil dağıttı. Günah ve gaflet bataklığında çırpınan nice insan, kendilerine uzatılan nurani tevbe vesilesine sarılarak kurtuldu, kalpleri İslam´a ısındı. Yani yeniden ve bir daha insan oldular. İman ve ibad

Büyük, köklü ve medeni milletler kendi kimlikleri üzerinde büyür, gelişir ve devamlılık sağlar. Evrensel olmanın yolu, milli olmaktan geçer. Kendi kendiniz olamıyorsanız, başkaları da sizi kendiniz kabul etmeyecektir. Bir milletin milli kimliği, onun kültür temellerinde gizlidir. Milli kimliği ve kültürünü kaybeden milletlerin güçlü olmalarına imkan yoktur... Dünyayı silahlı savaşlardan ziyade kültür savaşlarının sardığı günümüzde aydın kimliğine sahip olacak insanlar, mutklaka klasiklerimizi tanımak ve

Büyük, köklü ve medeni milletler kendi kimlikleri üzerinde büyür, gelişir ve devamlılık sağlar. Evrensel olmanın yolu, milli olmaktan geçer. Kendi kendiniz olamıyorsanız, başkaları da sizi kendiniz kabul etmeyecektir. Bir milletin milli kimliği, onun kültür temellerinde gizlidir. Milli kimliği ve kültürünü kaybeden milletlerin güçlü olmalarına imkan yoktur... Dünyayı silahlı savaşlardan ziyade kültür savaşlarının sardığı günümüzde aydın kimliğine sahip olacak insanlar, mutklaka klasiklerimizi tanımak ve

Elinizdeki eser, "Osmanlı Şiiri" üst başlığı ile yayınlanmakta olduğumuz bir seri kitaptan bir tanesidir. Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı ve Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı başlıklarını taşıyan üç ayrı seri içinde toplam 30 adet şair ile onların şiirlerinden seçilmiş örneklerin yer aldığı bu kitaplarda Osmanlı Şiiri´ni yakından tanımanın mümkün olacağına inanıyoruz. (Arka Kapak)

Bu eser, "Osmanlı Şiiri" üst başlığı ile yayınlamakta olduğumuz bir eseri kitaptan bir tanesidir. Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı ve Tanzimat sonrası Türk Edebiyatu başlıklarını taşıyan üç ayrı seri için de toplam 30 adet şair ile onların şiirlerindern seçilmiş örneklerin yer aldığı bu kitaplarda Osmanlı Şiiri´ni yakından tanımanın mümkün olacağına inanıyoruz. (Arka Kapak)

Ziya Gökalp. 48 yıllık ömründe acıların içinde yoğrulmuş. çökmekte olan devleti kurtarmak için. o dönemin diğer aydınları gibi kendince çözümler üretmeye çalışmış bir fikriyatçıdır. Rahmetli Hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan´ı. derslerinde çok sık tekrar ettiği bir söz vardı: Bir kişi üzerinde yazılmış elli yazı okuyacağınıza. o kişinin kendi eserlerini okuyun. Elinizdeki Ziya Gökalp´ı tanıtan çalışma bu sözün ışığında hazırlandı. Kitap Osmanlı Şiiri dizisinde yer aldığı için. tabii olarak Gökalp´ın şiirlerine

Fatih Çollak´ın kaleminden Reisü´l-Kurra Abdurrahman Gürses Hocaefendi´nin hayatı Bir şeye değer veriyorsanız; ona sahip çıkarsınız. Onu korursunuz, kem gözlerden sakınırsınız. Ona sahip çıkan dava adamlarına omuz verirsiniz. Merhum Abdurrahman Gürses Hoca Efendi´nin gayesi; Kur´ân ahlakı üzere yaşamaktı. Gücü yettiğince onu daha çok insana öğretmekti. O, gölgesiyle nesilleri serinletecek bir ulu çınardı. Açtığı çığırla nicelerine örnek olacak bir âbide şahsiyetti. Bu millet, bağrından yetişen Kur´ân bülbü

Cihan padişahı Fatih` in gözdesi Cem Sultan, çilekeş Osmanlı şehzadelerinin önde gelenlerindendir. Tac ve taht uğruna giriştiği mücadele onu gurbet ellerine sürmüş, feleğin binbir çemberinden geçirmiştir. Fakat asil şehzade, karşılaştığı her türlü felakete rağmen Osmanlı hanedanına leke sürecek en küçük bir harekette bulunmamış, asaletini ve zerafetini daima korumuştur. Elinizdeki kitap, Cem Sultan` ın bu hazin öyküsünü anlatmaktadır.

Bu eser, İstanbul´da medfun bulunan ashabı kiramdan ve Peygamber Efendimiz´in akrabası olan Hazreti Halid İbni Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahü teala anh)´ın siyret ve tarihini bütün mevsuk ve mehazlara istinat eden tercüme-i halini ve Peygamberimiz Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)´den nakil ve rivayet eylediği bilcümle ehadis-i şerifenin tercüme ve izahlarını ve mütehassıs bir heyet-i ilmiyenin tetkikinden geçtiğine dair ulemanın takrizlerini havi mühim bir eserdir. (Arka Kapak)

Bu güne kadar doğuya, batıya ve kuzeye seferler düzenlemiş ve yeryüzünün büyük bir bölümünü ele geçirmiş cihangir bir kral olarak düşünülen Zülkarneyn, uzaya seyahat etmiş olabilir mi? Klasik kaynaklarda, Makedonyalı İskender, İran Kralı Kuruş, Yemen hükümdarlarından Afrikis el-Himyeri olabileceği üzerinde durulan Zülkarneyn´in Hz. İdris (Hanok) olma ihtimalinden söz edilebilir mi? Zülkarneyn ayetlerinde, dünyamızın son bulacağı karadeliğin koordinatı mı verilmiştir? Zülkarneyn ayetlerinde, akıllı canlıla

Elinizdeki eser, ``Osmanlı Şiiri`` üst başlığı ile yayınlanmakta olduğumuz bir seri kitaptan bir tanesidir. Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı başlıklarını taşıyan üç ayrı seri içinde toplam 30 adet şair ile onların şiirlerinden seçilmiş örneklerin yer aldığı bu kitaplarda Osmanlı Şiiri`ni yakından tanımanın mümkün olacağına inanıyoruz.