Menu 0
    Anasayfa Arama sonuçları
    Sonucu Daralt
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
    Bu kitap önce "Yersiz Cümleler" adıyla tasarlandı. Niyetim sağda solda kalmış ve hiç yayınlanmamış onca cümleyi bir araya getirmek, bir bakıma onlardan kurtulmaktı. Fakat cümle bu. Bir kez kapısından girince gazete ve dergilerde kalmış yazıları da taradım. Derken hızımı alamadım, bütün kitaplarımı okudum yayımlandıklarından sonra ilk kez, "Yerli Cümleler"e de el attım. Sonra? Bütün cümleler yerli-yersiz birbirine karıştı. Böylece binlerce cümleyle baş başa kaldım. Hepsini mümkün mertebe temalara ayırarak bi
    Tükendi
    Mor Mürekkep, birbirinden bağımsız konulardan bahseden ama bütünü dikkate alındığında ortak bir ruh etrafında öbeklenen denemelerden oluşuyor. Kimi zaman bir renk, kimi zaman bir kitap veya bir şahıs, kimi zaman da edebi bir sanattan hareketle farklı zaman ve duygusal iklimlerde kaleme alınan bu denemelerde her şeyden önce kıvrak ve akıcı bir Türkçe, bilgi dağarcığınızı zorlayan ve harekete geçiren bir birikimle karşılaşacaksınız. Mor Mürekkepin çağrışımları okkasında duramayacak kadar zengin ve derin. MO
    Tükendi
    Daha çok yılgın türkler, ve kitaplarından tanıdığımız; benzersiz üslûbu, yaşayışı, cesareti, sert tavırları ve bağımsız kalemiyle ses getiren, ezberleri bozan BÜLENT AKYÜREKin bu kitabı da çok okunacak, çok tartışılacak... Modernizmin, trafiğin, gürültünün, önümüzden akıp giden sosyal medya gevezeliklerinin arasında kulaklarımız ezanı duymaz oldu. Artık insanlar, akşamları televizyon izleyip, gece yarılarına kadar tartışma programlarını takip ediyor daha sonra sabaha kadar internetin başından ayrılamıyorlar
    Tükendi
    dünya sonlu, kalbim kederli birçok sorumun cevabını hâlâ bilmiyorum içimi yakan bunca şeyin durgunluğuyla hüsnü zanlarımın altında gölgeleniyorum ağlamasam anlayamayacağım şeyler var hakikati belki de hüzünden dileniyorum buruk geçen yılların yorgunluğuyla kendi ağacımın altında gölgeleniyorum taşıdığımız ruh Allah'tan, subhanallah! çoktandır sonsuzlukla ilgileniyorum olup bitenlere hayretin şaşkınlığıyla sade inancımın altında gölgeleniyorum
    Tükendi
    Aydınlanma ile beraber, aklını aydınlattı insanoğlu. Kendi aklını kullanmak cesaretini gösterdi. Tabiatı sorguladı o aydınlanmış aklıyla. Kutsal'ı sorguladı sonra. Tanrıyı... Kafasındaki örümceklerinden kurtuldu bir bir. Mağarasından çıktı. Aklıyla ürettikleriyle birlikte, dünyanın çehresini değiştirdi. Artık bir eski vardı bir yeni. Yeni yani modern... Insan, yaşayışını değiştirdi; dışını aydınlattı yani. Daha bakımlı, daha gösterişli, daha asri bir hâle büründü. Elektriği keşfetti, gecesini aydınlattı. Ar
    Tükendi
    Insanız. Ten kafesinde yaşıyoruz. Bilinmezliklerle dolu bir hayatta var olmaya çalışıyoruz. Bedenimiz zayıf, algımız kısıtlı, güçlerimiz sınırlı. Bazen yorgun, bazen bıkkın, bazen sıkılgan oluyoruz. Bazen alıngan, bazen kırılgan, bazen de somurtkan oluyoruz. Bugün havanın nasıl olacağını, kiminle karşılaşacağımızı, neler yaşayacağımızı kontrol edemiyoruz. Bazen öyle oluyor ki ne yapacağımızı, ne hissedeceğimizi, ne düşüneceğimizi bile kontrol edemiyoruz. Hâl böyle olunca, insan bu kadar aciz kalınca istediğ
    Tükendi
    Gerek bu dünyada, gerekse sonsuz yaşayacağımız öbür hayatımızda; sağlıklı, kazançlı, başarılı ve mutlu bir yaşantının elde edilmesinde vesilelerin, araçların en büyüğü şüphesiz okumak, öğrenmek ve bu bilgileri hayatımızda güzelce uygulamaktır. Onun için bilgi edinmenin en büyük aracı olan okumak ve araştırmaktan asla ayrı düşemeyiz. Kitapsız, bilgisiz, kültürsüz ve sanatsız bir hayat, burnumuzun ucunu göremediğimiz zifirî karanlıkta, dağlarını, yamaçlarını, uçurumlarını, vadilerini, bataklık ve sularını, iç
    Tükendi
    Meslekte zeminden zirveye doğru bin bir hayat ve iş tecrübesi ile dolu bir yolculuk yaşadım. İnişli ve çıkışlı öyle bir yolculuk ki; akıl ve gönül dağarcığım, sayısız hayat notlarıyla doldu. Anladım ki; Artık bir vazifem de, o hayat notlarını; hem sizlerle, hem tıkandığı yerde küçük bir kıvılcım ile çok büyük hamleler yapabilecek olan genç müteşebbislerle, hem de insan olmak itibarıyla herkesle paylaşmak idi. Kalemi elime aldım, fakat kalem erbabı değildim. Yapabildiğim kadar, hayat notları mı satırlara yan
    Tükendi
    Bir gün ne para kalacak, ne pul; ne bağ kalacak ne bahçe!.. Fakat o gün; «Ahlar, vahlar, keşkeler» kalacak. O gün sabırlı ve fedâkâr olanlar kazanacak. «Hep ben haklıyım!» demeyenler, karşısındakininde haklı olabileceğini düşünenler kazanacak. Bir gün ne para kalacak, ne pul; ne bağ kalacak ne bahçe!.. Fakat o gün; «Ahlar, vahlar, keşkeler» kalacak. O gün sabırlı ve fedâkâr olanlar kazanacak. «Hep ben haklıyım!» demeyenler, karşısındakininde haklı olabileceğini düşünenler kazanacak. Bir gün ne para kalacak,
    Tükendi
    Bir şehre ruhunu veren, o iklimin, o coğrafyanın, o kültürün, o şehri yapan insanların birlikte kotar-dıkları biricik oluştur. Bu bazan bir pencere biçiminde kendini gösterir, bazan bir ağaç seçiminde. Meselâ İstanbul ve Bursa için Erguvan vazgeçilmemesi gereken bir ağaçtır. Şehrin Erguvan'a ihtiyacı vardır. Erguvan pembesinden arındırılmış bir Boğaziçi, baharda, gelinini yitirmiş duvağa benzer. Bir şehre ruhunu veren bazan o mıntıkada kaynayan bir su, bazan sadece o bölgede pişirilen bir yemek, oynanan bi
    Tükendi
    "Koltuğuma yaslanırken, ´şimdi ben bu otobüste, yirmi bir numaralı kendimin kâşifiyim,´ diye geçirdim içimden. ´Bilet kesen kadın, on iki saat boyunca uzaktaki bir şehre değil de, yalnızca uzaktaki kendime seyahat edeceğimi bilmiyor. Şu hiçbir yere kaydedilmemiş günlüğün yaprakları aralandıkça, bir kez daha, kurumuş bir çiçek gibi uyandığım, ruhumu insan içine çıkmaya ikna edemediğim sabahları hatırlayacağım. Anneme iyi bir oğul olup olamadığımı düşüneceğim sık sık; hiç fark etmeden ona nasıl da yabancılaşt
    Tükendi
    İnsanın, toplumsal hayatı gibi düşünce hayatının da karmaşıklaştığı bir dünyada Müslümanca düşünmenin imkan ve yöntemi nedir? İslam konusunda yeterli malumata sahip olmak, Müslümanca düşünmek için yeter mi? İslam´ın özü ve bütünüyle kaynaştırılamayan bilginin, düşünme etkinliğini oryantalist bakış açısına mahkum etmesi kaçınılmaz olmayacak mı? Edebiyat ve özellikle öykü alanındaki başarılı ürünleriyle de tanınan Rasim Özdenören, bu önemli sorunları kuşatıcı bir perspektifle gündeme getirmekte ve sahip olduğ
    Tükendi
    Belleğin Kuytularından ile gerçekten zor, ama o ölçüde de talihsiz bir işe giriştiğimin ta başından beri farkındayım. Bu portrelerin arasında dost olduklarım da, olmadıklarım da var çünkü... Zor olan dostları yazmak, talihsiz olan da dost olmayanları. Ama şunu da belirtmeliyim: Dostlarımı yazarken de dost olmayanları yazarken de, kendimce ve olabildiği kadarıyla mesafeli ve soğukkanlı olmaya çalıştım. Yine de, ironi ve mizahtan, hem dostların hem de dost olmayanların hisselerine düşeni aldıklarını söylemeli
    Tükendi
    Bir medeniyetin mirasçılarıyız ve elbette hem Doğuya hem de Batıya söyleyecek sözümüz var. Ama bu sözü hınç ile söylemekten imtina ederiz. Kültürlerin birbiri içine aktığı bir çağda, biz, esmerliğimizden utanmadan, fakirliğin sırtımıza bindirdiği yükten yüksünmeden dünyaya iyi şeyler söyleyebiliriz, söylemeliyiz. Pergelin bir ayağını yaşadığımız medeniyetin kalbinde tutarak diğer ayağıyla dünyayı dolaşabiliriz. Değil mi ki kalbimiz vardır, insanlığa söyleyecek bir son sözümüz de vardır. Kemal Sayar, psi
    Tükendi
    Olmak, cesaret ister. Kaygıyla yüzleşmek cesareti. Kimileri kaygıdan kaçmak için kendine gölgeler arar. Bir gölge oyununun içine dalar. Oysa olmak, cesaret ister. İçimizdeki boşluktan aşağıya bakabilme cesareti. Oraya ilk baktığımızda başımız dönecek. Sendelersek uçurumdan aşağı gideceğiz. Ama orada ne olduğunu, bizi biz yapan, bizi bekleyen şeyin ne olduğunu ancak o zaman göreceğiz. Olmak Cesaretinin bu yeni baskısı, zamana mağlup olmayacağını ümit ettiğimiz yazılardan oluşuyor. Bu yazılarda ümit var. İn
    Tükendi
    Hüzün ve Ben, Budalalığın Keşfi yle başlayan Hilmi Yavuz denemeleri serisinin ikinci kitabı. Yazarın çocukluk ve ilk gençlik hatıralarını, Türk edebiyatının son elli yılından gazete ve dergi deneyimlerini içeren; yer yer geçmiş ramazanları, uçurtma, lokum, pastane, telefon günlerini anlatan Yavuz öz yaşamından çokça izler taşıyan denemeler bunlar Çoğu zaman lirik ve şiirsel, Hilmi Yavuzun güzel hüznüyle bezeli ama sadece anılara ve duygulara değil analize de esaslı kapılar açan denemeler Hüzün ve Bende bi
    Tükendi
    Zaten, dünya tadımlık bir yer Varlığımızı kaplamış bitimsiz hüzün. Bizi sevip kabullenmiş, gitmek bilmeyen misafir olmuş keder. Kasvetli bir boşluk. Sağımız solumuz karanlık. Kalbin kendisi, nemli bir zindanın duvarlarında mahpus. Her varlık sonsuz kere atılmış düğüm. Dünya karanlığın kendisi. Varsın, olsun. Dünyanın sadece üçüncü yüzündeyiz. Bize aldırmadan giden, kalbin alakasına, fikrin merakına değmeyen yüzünde. Yitiyoruz. Bu dünyada. Hep birlikte. Gidiyoruz. Varsın, olsun. Varsın, bir buz sarkıtının u
    Tükendi
    "Bugüne dek net biri olmadınız hiç, olamadınız, a noktasından b noktasına doğrudan gidemediniz, hep bir şeyler oldu, hep bir şeyler, yuvarlaksınız yahu, tırnak içinde kabacasınız, tırnaksız kabasınız, size sabahtan akşama geçen bir gününüzü anlatın deseler, işte kabaca sabah kalktım, biraz dolandım ve gün bitti dersiniz, evet, kaba bir tarif ama gerçekte de böyle, bir şekilde gün bitiyor, bir bakmışsınız gün bitmiş, daha başka nasıl denir, gün içinde her şeyiniz, her durumunuz değişken, değişkenleriniz kara
    Tükendi
    "İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik... Zira 'yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu' demekten yorulduk" Münevver Ayaşlı, Dersaadet adlı eseriyle; bahçeleri, yüksek duvarları, konak-yalı mimarisi, sahil-sarayları ve hepsinden öte insanlarıyla eski İstanbul'un şimdi tarih sayfalarında kalan siluetini zamanımıza
    Tükendi
    İnsan ve yaradılmış olan her şey, her zerresinde akıl almaz bir işlevselliğin ve estetiğin izini taşır. Var edilen her şey evrenin şiirine bir dize yazar. O şiir ki, gözün gördüğünden ötededir; aklın anladığından âlâdır. Ancak o şiir, gözün görmesiyle yeniden yazılır, yeniden yankılanır, aklın anlamasıyla yeni ahenklere bürünür, yeni renklere ayrılır. Şimdi her birimiz her an yeniden yazılan bu şiiri anlamaya çalışarak, o şiirin içindeki yerimizi bulmaya çabalıyoruz. Senai Demirci, daha önce "Elde Var İns
    Tükendi
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3