Menu 0
    Anasayfa Arama sonuçları
    Sonucu Daralt
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 19 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
    Türkiye, devlet ve toplum olarak olağanüstü, çeşitli meydan okumaların iç içe olduğu ve zorlukların birbirini takip ettiği sert bir zaman diliminden geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100. yaşında bir başka “Millî Mücadele hâli” olan bir “afetler zinciri” ile karşı karşıya kalmıştır. Coğrafyanın kaderiyle insanlığın kaderinin çatıştığı bu süreçte, ülke olarak ağır bir bedel ödedik. Bununla birlikte hasarların giderilmesi ve yaraların sarılması için 3 ay içerisinde devlet ve toplum olarak sarf edilen çabal
    Tükendi
    Hep yakınırız Türkiye’de güçlü bir sanat, edebiyat eleştirisi ve kuramı olmadığından! Kanonların “mahalli” olduğu bir toplumda sanat, edebiyat eleştirisine neden ihtiyaç olsun? Edebiyatın ideolojiye indirgendiği bir zeminde, okuma tercihlerinin tamamen politik olduğu bir ortamda eleştiri ve kuram olmaması, hatta olsa bile onlara dönüp bakanın olmaması doğaldır. Besim F. Dellaloğlu, İkondan Kanona: Kültür ile Medeniyet Arasında’da bir sosyolog olarak üzerinde çok durulan fakat çözülemeyen kavramlar ü
    Tükendi
    Vicdan bendeki ötekidir. Hatta tüm ötekilerdir. Ben'in tüm ötekileri içinde hissetmesidir. Vicdanın olmadığı yerde her şey artık bir kuru gürültüdür. [...] Hakikat duygusu, bizim ideolojimiz dışında birinin söylediği bir cümlede hakikate dair bir şey varsa eğer onun hakkını teslim etmemizi sağlayan şeydir Besim F. Dellaloğlu Zamanın İçinden Zamanın Dışından: Gelenek ve Modernlik Arasında’da bir sosyolog olarak gündelik kavramlar üzerinden bir Türkiye panoraması çıkarıyor. İdeolojik mahallelerin hangi kelime
    Tükendi
    Bilginin ve bilgiye ulaşma yollarının yeniden tanımlandığı günümüzün hakikat sonrası, post-endüstriyel dünyasında gerçekle yalanı ayırt etmek zaman zaman imkânsız hale geliyor, bu da kasıtlı olarak bilmemeyi seçen insanların sayısının gitgide artmasına neden oluyor. Filozof, sosyolog ve hukuk teorisyeni Renata Salecl Cehalet Tutkusu’nda, insanlık durumunun daima bir parçası olduğunu savunduğu “cehalet”i ve bağlantılı olarak “inkâr” kavramını masaya yatırıyor; hem travmatik bilgiye ulaşmaktan kaçınan insan d
    Tükendi
    Sosyolojik Nazar, Besim F. Dellaloğlu’nun Gazete Duvar’da kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. Yazar, bu derlemesinde bir sosyolog olarak gündelik kavramlar üzerinden bir Türkiye resmi çiziyor. Mevcut mahalli zihniyetlerin hangi tutumlar, hangi kavramlar üzerinden meseleleri, nasıl yanlı/ş yorumladıklarını örnekleriyle anlatıyor. Bu kitapta sağdan, soldan, medeniyetten, kültürden, üniversiteden, akademiden, aydından, entelektüelden, televizyon dizilerinden, futboldan, hakemlerden, yürüyen merdivenlerden, pi
    Tükendi
    Tarihin hangi döneminde olursa olsun, insanlar arasında sorunlar kaçınılmaz olmuştur. Bu sorunlar, farklı şekil ve boyutlarda olarak bugün de görülmektedir. Öyle görülüyor ki insanlık var olduğu sürece sorunlar yine var olacaktır. O halde yeni bir dünyanın oluşturulması ve medeniyetler çatışması yerine, medeniyetler ittifakı bağlamında bir insanlık sosyal düzeni oluşturulmaz mı? diye düşünmek ve bunun üzerinde ciddi çalışmalar yapmak gerekmektedir. Bu düşünceler ve sorunlar bağlamında daha önceleri yazmış
    Tükendi
    70'li yıllardan günümüze Türkiye'nin toplumsal değişimini eleştirel bir gözle değerlendiren Ümit Meriç, tanıdığımız ama yeterince bilmediğimiz Türkiye'nin sosyolojik bir fotoğrafını sunuyor bizlere... Türkiye Kanatlarınızın Altında, değişen aile yapısından, Türk toplumunda kadının sosyo-ekonomik analizine, İstanbul'un insan manzaralarından, sosyal bilimlerin Türkiye açısından değerlendirilmesine kadar uzun bir yolu bir solukta kat edeceğiniz bir rehber kitap niteliğinde. Dünü doğru nitelendirip bugünü iyi
    Tükendi
    Sosyolog Orhan Türkdoğan bu çalışmasıyla, bilinmeyen ve göz ardı edilen birçok gerçeğe ışık tutuyor. Uzun yıllar süren katılımcı gözlem ve görüşme teknikleri ve yerinde inceleme metoduna dayalı bir alan araştırmasının ürünü olan eser, sahasında bir ilk olma özelliğine de sahip. Yazar, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizdeki etnik yapılaşmalarla ilgili, Zaza ve Kürtlerin dil ve kökenlerine dair kalıplaşmış söylemlerin dışına çıkarak dikkat çekici bulgulara ulaşıyor. Eser, etnik farklılıkların, milletleşme olgusu
    Tükendi
    "Bilgiçağı; bilginin üretilmesi, araştırılması, değerlendirilmesi ve iletişim araçlarıyla kamuoyuna sunulması olarak belirlenirse, 2000.2li yılların bilmin yükselişi biçiminde algılanacağı muhakkaktır. Bazı bilim adamlarının `teknoloji toplumu` diye belirledikleri bu çağın hareket yasası da, telekomünikasyon, bilgisayarlar, robotlar, biyo-teknoji, teleks, video vb. teknoloji ürünleri ve iletişim araçlarından oluşmaktadır. Günümüz üniversitesi e akademik kuruluşlarının, 1950`liler öncesinin kalkınma ve az
    Tükendi
    Niçin ´Türk aydın sınıfının yapısı´nı gündeme taşımak istiyoruz? ´Aydın sınıf sosyolojisi´ veya çoğu kez belirlendiği üzere ´yaratıcı azınlık´ tabakası, Türk sosyoloji geleneğinde istenilen düzeyde ele alınmış bir konu değildir. Bunun nedenini de Durkheim´ci ve Le Play´ci sosyoloji geleneğimizde aramak gerekir. 1900´lerden itibaren Batı kaynaklarından intikal eden toplumsal yaklaşım, daha ziyade makro boyutlarda gerçekleşmiştir. Köykent monografileri, intiharlar, gecekondu araştırmaları,son yıllarda gelişe
    Tükendi
    Osmanlının Kurandan yararlanan bir kazanç ekonomisi ve dünya görüşü vardı. Bu yönelim aşırı kazanç motifi yerine tasarrufu egemen kılıyordu. Ahilik felsefesi de toplumsal dengeyi bozan zenginlik normlarını paylaşımcı bir yöne çekiyordu. Böylece, Osmanlı sınaî ve ekonomik düzeni İslam kültür kodu ile kendine özgü bir modeli temsil etmiş oluyordu. Cumhuriyet ve Post Cumhuriyet dönemleri, sanayileşme ve ekonomik atılımların gerçekleştirilmesinde etik değerlerden yoksundu. Kazanç sağlamak için
    Tükendi
    "Cumhuriyet döneminde din eğitimi ve dinî hayat hep tartışıla gelmiştir. Çünkü milletimizin dinle olan hayati ilişkisi çeşitli dönemlerde farklı algılanış biçimlerinin oluşmasına sebep olmuş, bu konuda hem devlet ve elit kesim hem de millet tarafından ayrı ayrı değerlendirmeler yapılmıştır. Neticede, bir süre devletçe yasak-lanmış olan din eğitimi ve öğretimi daha sonra halkın yoğun talebi üzerine yine devlet tarafın-dan verilmeye başlanmıştır. Bu eserde, dinî eğitim ve öğretim kurumlarında tahsil görerek
    Tükendi
    Gözlerimizi köylerimize, şehirlerimize kapattık, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızı, komşularımızı, hatta akrabalarımızı göremedik. Baksaydık, Oğuzların (Türkmenler] beraberinde Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz, Pomak gibi sosyal gruplar görecektik. Türkiye Türklerini, sadece Oğuzlardan ibaret sandık ve ders kitaplarına öyle yazdık. Batı Türklüğü dedik, ama nasıl oluştuğunu hiç gündeme almadık. Sanki milletler tam teşekkülleriyle aniden ortaya çıkmıştı. Tarih içerisinde gelişip serpilmeyi anlayama
    Tükendi
    Bugünlerde asıl savaş, insan kalmak için veriliyor. Kendi halkının güvenliğini korumak bahanesiyle binlerce masumun kanını akıtmakta bir sakınca görmeyenler ile insan hayatının dünyanın her yerinde aynı pahada olduğunu savunanlar arasında. Tek doğru değer bizimkisi diyerek ötekileri cezalandırma hakkını kendilerinde bulanlarla, ‘öteki’ olmadan biz de yokuz diyenler arasında. Dünyaya iyilik dağıtmaya kalkışanlarla, bu tür bir iyiliğin kötülük üreterek yapılamayacağını savunanlar arasında. Tahakkü
    Tükendi
    Günlük meselelere duyulan yoğun ilgi, çözüm peşinde koşmaya yöneltir insanı; olgular merkeze alınır, çözüm yakına çağırılır. Bu durumu tek başına ele alarak entelektüel doyumun karşısına oturtmak ve yetersizliğe işaret etmek doğru olmaz. Çünkü olguların dinamizmi ve hızıyla gündemde, yoğun eylemlerin merkezde olduğu hallerde salt kavramları odağa alarak düşünmek, mesele durumundaki meseleden kaçmanın bir yolu olarak kalma tehlikesini barındırır. Olgunun sizi kendine çekmesi doğaldır, çekimin girdapla sonu
    Tükendi
    Biz Batılı toplumlar endişe ve korkularımızı birbirimize anlatır görünsek de güçlüyüz. Daha güçlüler varolma korkusu taşımadan daha zayıfların üzerine gidemezler. Global gelişme; farklı kültürlerin toplumları arasındaki birliğin genişlemesine ve diyaloga vesile olur. Yönetici güç ABD`ye bir sorumluluk düşmekte, bütün sinyaller bu ümidi beslemektedir. Güçleremizi bırakmak, heyecanımızı korumak, "diğerleri"yle olan diyalogu geliştirmek çıkış noktası olmalıdır. Gelecek yüzyılın yirminci yüzyıl gibi kanlı olup
    Tükendi
    21. Yüzyılın Eşiğinde Sosyoloji Konuşmaları 1993´ten 1998´e kadar uzanan bir dizi konuşmanın yer aldığı bu kitabın ilk ve deruni amacı, 21. yüzyılın eşiğinde, sosyolojiyi emperyalizmin bir keşif kolu olmaktan uzaklaştırıp, onu önce ülkemizin, sonra beşeriyetin emrinde, özel ve genel sorunların, ortak gayret ve işbirliği ile tesbiti ve çözümü için çalışan "halaskar bir ilim" olarak görme arzusudur. Özellikle Türkiye´li bir sosyolog, çoğulcu bir imparatorluğun demokrat torunları olarak, birbirinden çok farklı
    Tükendi
    Yönetici ve işçi kültürü çağımızın bir dinamiğidir. Çatışma sosyoloji görüşünden ziyade yumcu sosyolojinin zaferi olarak karşılanmalıdır. Çatşımacı modelin 19. yüzyıldan 1989`a kadar sürdürdüğü teori ve pratikteki ürünleri artık iflas etmiştir. Belki, "Tarihin Sonu" değil, ama sosyalizm tarihi rolünü oynamış, yerini piyasa ekonomisinin kuralarına terketmek durumunda kalmıştır. Artık yorumlarımızda, Marks`ın bıraktığı yerden hareket ederek oyuna yeniden devam edemeyiz. Çünkü, Marksist sistem çatışma ve uyuşm
    Tükendi
    20. yüzyıl toplumlarının göze çarpan en belirgin özelliği, düalist bir yapıya sahip olmalarıdır. Bir yanda, kenarda yaşayan yoksullar, düşkünler, karanlıktakiler; öte yanda safiyelerde, köşklerde ve en güzel semtlerde yaşayan zenginler, aydınlıktakiler... 1950`lerden sonra ülkemizde hızla gelişen sosyal yarılmalar, kapitalleşme sürecinin şiddeti ile doğru orantılıdır. Yani, ülke ne kadar çarpık bir anarko- kapitalist sistem içine itilirse toplum yapısı, inanç ve değerler sistemini yansıtan kültür kodlarınd
    Tükendi
    Sadece stokta olanlar : 
    Toplam 19 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1